8/19/10

tatil sezonunu kapattık artık

Yaz tatili sezonunu kapatırken, işimize gücümüze bakmaya hazırlanırken anladım ki ben kendimi gerçekten çok iyi tanıyormuşum.Tatiller bittikten sonra kafamdaki sıraya göre ilerlersem (iş bulmak olsun, hayallerin peşinden tırıs tırıs gitmek olsun, kafada hayata geçirilmeyi bekleyen yer etmiş bir sürü proje olsun) herşeyin yolunda gideceğine dair bir "plan"ım vardı.Bu dengesiz bünyenin ters tepki vermediğini görmek, kendini biraz daha iyi tanıyabiliyor olmak güzel şeymiş onu söyleyeyim dedim başlamadan.Tatille ilgili son yazıma da böylece güzel bir giriş yapmış olayım.Bir motive oldum bir motive oldum ki sormayın.Beni tanıyanlar bilir polyanna lık bana göre değildir pek.Karamsar da sayılmam ama şöyle diyelim kısaca "bardağın ne dolu tarafını görürüm ne de boş tarafını; ben bardak görürüm sadece." uuuuu büyük laflar ettim şu an.bir oturup düşünmem lazım.:P


Tatil dönüşü tabi ki yine bizi kahkahalara boğmuş bir sürü insanla ilgili hikaye , bunun yanında "anca bizim başımıza gelirdi zaten" diyebileceğimiz abuk subuık olaylarla yine süsleyeceğim yazımı kimseler meraklanmasın.:)"Şunlar mayo giymesin, bunlar bikini giymesin" muhabbetine hiç girmeyeceğim zaten.O muhabbeti yeterince yaptım ben de sıkıldım, insanlar da sıkıldı ama mayo bikini giyenler hiç sıkılmamış ki maşallah yani göz banyosu yaptırdılar bize sağolsunlar, herneyse.


Gidilen yer aile mekanı olduğundan, biz de aşiret gibi gittiğimizden önceki tatillere benzemiyor haliyle bu."Eğlence tatili" olmak yerine daha çok "dinlenme tatili" oluyor.Yeni kavramlar üretiyorum burada dikkatinizi çekerim.:)Sabah erkenden kalkıcaksın,kahvaltı ,deniz, sonra yemek yemek yemek yemek sonra biraz uyku ve sonrasında yine deniz.Sonra insan haliyle acıkıyor yemek yemek yemek yemek ve günü club tan bozma diskoda milletle dalga geçerek bitir.Genel olarak özeti budur bu tatillerin, ya da en azından bizimkinin.Bu tatilleri özel ve güzel yapan aile bütünlüğünü tam olarak hissetmekten ve sürekli insanları inceleyip onların dedikodusunu yapmaktan geçer.O kadar çok gözlem yapma fırsatı oluyor ki çok malzeme çıkıyor çoook :)
İşte abuk subuk notlar:)
  • Gittiğimiz yerin konumundan dolayı Varan ya da Ulusoy'u kullanamayan zavallı biz, Kamil Koç la gitmek durumunda kaldık; bu da demek oluyor ki AŞTİ'den otobüse binmek zorundayız.AŞTİ'ye giderken üstündeki yazıdan dolayı yolda görülen ticari araç hemen dikkatleri üstüne çekiyor.Araçın üstünde yazan yazı "HAZ KÜPÜ".Güya bu kesme şeker in markası.Hadi ordan kimi kandırıyorsun. Böyle kesme şeker adı mı olur kardeşim, duyan başka şey sanar yemin ediyorum.Benim fesatlığım değil walla.
  • Kamil Koç la yolculuk yapmak tam bir felaketti.Yol boyunca öndeki cilveli bayanlarla takılan kaptan onlar için 3-4 kere sigara molası verdi.Böyle köylülük görmedim yemin ederim.Köylülük derken yanlış anlaşılmasın kimseyi aşşağılamak için demiyorum ama bu da yapılmaz yani.Kaldı ki bunu Varan'ın bile yaptığını öğrendikten sonra onları pek de fazla ayıplamadım.Keyfe göre sigara molası verildiği nerde görülmüş biri bana söylesin.
  • Bu tatile damgasını vuran cesur amcayı buradan alkışlıyorum.O slip mayosuyla cüretkar ve vahşi görünüşünün  yanında çocuğuyla ve eşiyle denizde şakalaşırken tam bir sevecen baba figürüydü.İçinde bir sürü kişiliği barındıran amca "yiğidin malı meydandadır." mantığıyla bize yaptığı şovlarla baya eğlendirdi bizi sağolsun.İskelede verdiği o pozları paylaşmak isterdim, kızları keserken falan, ama durumumuz olmadı seneye inşallah.Mayo bikini muhabbeti yapmayacağım dedim ama amca lütfen bir daha onu giyip bize göstermeye çalışma.LÜTFEN!
  • En büyük eğlencelerimizden biri de küçük çocuklarla dalga geçmek oldu bu sene de .Atletik vücudu olan küçük bir erkek çocuğundan bahsediyorum.Atletik dediğime bakmayın çocuk bildiğin şişko ama üçgen vücutlu şişko:)Onu geçtim yüzü falan da koca adam gibi ve önemli bir detay oğlumuz 4-5 yaşlarında falan. Çocuk müzik çalmazken oynayarak yürüyor ya, hem de ankara havası.Müzik çalmaya başlarsa zaten oo hoooooo kopuyor çocuk.Görünüşüyle tam zıt figürler sergiliyor, kıvırıyor falan.Komikti ya maşallah dedik geçtik.Keşke videosunu çekseymişiz.
  • Club tan bozma diskomuzda da işler baya eğlenceliydi bu sene.DJ in yıllardır uyguladığı politikanın değişmediğini görmek hem üzücü hem de eğlenceli oldu bu sene de.Önce kimsenin bir şey anlamadığı techno müziklerle gençler bistrolarda hafiften havaya giriyor, sonrasında çalınan popüler türkçe müziklerle gençler hafiften pistte boy göstermeye başlıyor, sonrasında patlatılan Ankara Havaları ile de orada bulunan herkes genci yaşlısı kopuyor.Ne severmiş millet Ankara Havasını kardeşim.Yanında tahta kaşıklarla gezen bir adam vardı yemin ederim.Bir anda çıkarıyor kaşıkları falan.Hazırlık yapmış da gelmiş, takdir etmek lazım.Biz de kenarda apaçi dansı yapanlarla dalga geçen tipler olarak yerimizi aldık her zamanki gibi.
  • Bir de böyle aptal gruplar olur ya böyle her sene gidilen tatillerde.Gençler (ki burada gençten kastım en büyükleri 90'lı) diskoda koparken, gençler gizli gizli sigara içerken, gençler kaynaşmak için psycho ya da şişe çevirmece oynarken...Detaylı olduğu kadar önemsiz buldum bunları çok paylaşmıyorum; aslında çok iyi malzeme var ama "you had to be there" derler ya görmeden anlaşılması zor tiplerdi.:) (94'lü bebenin tekinin bana "memnun oldum abla" demesini zaten pek de söylemek istemiyorum, geçiyorum)
Sonuç olarak kendini tekrar bulmuş, motive olmuş bir şekilde döndüğümden dolayı mutlu olmakla beraber, METRO'nun klimaları yüzünden tutulan omzum için hala küfretmekteyim.Yaz tatili sezonunu da böylece kapatmış olduk.Hadi bakalım.Fonda İzmir'deyken kafamıza takılan "Waka Waka" çalarken işe güce bakmanın vakti geldi sanırsam.:)

No comments: