11/16/08

zorlandmm sanki biraz =)

İnsanın karşısına her seferinde onu daha fazla zorlayacak sorunlar çıkıyor.İnsanların mutlulukları için neler yapabileceklerini görüyorum şu günlerde.Sorunlarını başka insanların mutluluklarını çalarak ifade etmeye çalıştıklarına şahit oluyorum.Daha önce yazdığım gibi hepimizin amacı, sonucu, yolculuğu mutluluk üstüne kurulu.Ama bunun için bir başkasını kullanmak en acısı sanırım.Yardım almak,yardım etmek, karşılıklı birbirini mutlu etmek bir yana kullanılmak en acısı.Bunun bilincinde olup herşeyi kabullenmek arkadaşlık belki de.Herşeyi bilip yokmuş gibi davranmak ve karşındaki insanın mutluluğu için çaba göstermek.Kendi mutluluğunu erteleyip arkadaşını ön plana çıkarmak bana göre sadık ilişki.

Dostluk zor iş, bu kadar zor olmalı mıydı bilmiyorum.Zor olmadığına inanmak istiyorum.Kabullenmek istemiyorum bu zorluğun bana çağrıştırdıklarını ama içten içe biliyorum.Sorunlar mı dostlukları arkadaşlıkları daha birbirine bağlı yapan ya da tamamen koparan , uzaklaştıran bilmiyorum.

Siz ne kadar çaba harcarsanız harcayın mutlulukları paylaşan insan olmak yerine dertlere çare bulmaya çalışan "sadık" dost olarak kalan, her zaman sabırlı , her zaman moral düzeltmeye programlanmış beyniyle hazır olan arkadaş olmayı kabul edebilir misiniz?Peki sizin moralinizi kim düzeltecek, sizinle kim ilgilenecek? Belki de arkadaşlarımızı istemsiz olarak sınıflandırıyoruz."Moral düzelten", "eğlendiren","derterime çare bulan"...Peki insanlara haksızlık etmiyor muyuz böyle yaparak, onları biraz da olsa kullanmış olmuor muyuz?

Ne hissedeceğimi , kim hakkında ne düşüneceğimi ve kime ne diyeceğimi bilmediğim bir dönemdeyim.Kimin gerçek arkadaşım kimin arkadaşım görünümlü başka bir şey olduğunu kestirememekten yorulduğum, sorunlu kız profilime tam olarak uyduğum bir an bu.Sadece kafa dağıtma ve içme isteği uyandıran adeta kendine zarar verme ritüeli...Sadece herşeyden uzaklaşma isteği uyandırıyor bu ama bunu yaptığında işler daha zorlaşıyor sanki.Daha sağlamlaşıyor sorunlar kafalarda ve konuşarak bazı şeyleri halletme olasılığı daha da düşüyor.Ne olursa olsun hiçbir şey değişmeyecek gibi.Arkadaşlık zor iş vesselam.Allah kolaylık versin hepimize...

11/10/08

güzel bir fikir çatışması; amaç mı sonuç mu yoksa bir yolculuk mu??

Gördüğüm anda kafamı karıştıran, beni düşündüren bir sözü paylaşmak istiyorum. "Mutluluk bir amaç mı, bir sonuç mu olmalıdır?"Kendi açımdan düşündüğümde ikisi de demek geliyor içimden.Yaptığım hareketleri beni mutlu ettikleri için yapıyorum bunu yanında yaptıklarımın sonucu olarak da mutluluğu bekliyorum hayattan.Karmaşık görünse de yaptıklarımız hep aynı şeye dayanıyor; herşey mutluluk üstüne kurulu hayatımızda..Kendimizi mutlu etmek için çırpınıyoruz sanki diğer türlü yaşamayı bilmiyor gibi...En basitinden birini sevmek mutluluk veriyor insana; o insanla ilgilenmek ,onu mutlu etmek haz veriyor...Mutsuzluktan kaçmaya çalışıyoruz geldiğini hissettiğimiz anda.Oysa bu kaçtığımız şey ne kadar sancılı olursa olsun bizi mutluluğa götüren bir süreç, ya da böyle olduğuna inanmak istiyoruz. Yaptığımız hatalar, üzüldüğümüz konular büyütüyor bizi farketmeden.Farklı bakmaya başlıyoruz ardından herşeye.

Hepimizin kendini kötü hissettiği anlar oluyor hayatta şüphesiz.Aynaya baktığımızda kendimizi tanıyamadığımız anlar, sanki uzun zamandır gözlerimizin içine bakmamışız, kendimizden ve düşüncelerimizden kaçmışız gibi.Bunun gibi anlarda insan anlıyor ne kadar değiştiğini, gerçeklerle bu anda yüzleşiyor, gerçekte ne yapmak istediğini anlıyor...Bu anlar bizi mutluğa bir adım yaklaştıran kilit noktalar, unutulmayan anlar.

Ama ne yaparsak yapalım olmuyor bazen..Kendimizi inandırmaya çalışıyoruz mutlu bir sona doğru ilerlediğimize ama başaramıyoruz bir türü.Kimin mutluluğu hakettiği üstüne kafamızda fikir çatışmalarına giriyoruz zaman zaman.Mutlu olmak için sebepler arıyoruz kendimize, isyan ediyoruz bazen.Bunların da bir süreç olduğunu söylemek isterdim ama henüz tecrübe etmiş değilim bunu.Sadece sabırla beklemek gerek demek isterdim ama ne yapılması gerektiğini bilmemekle birlikte sürüklenme evresinde olduğumu hissettiğim günler içindeyim.Mutlu olmak için sebep bulmayı bencilce bir düşünce olarak görsem de mutsuzluğum için de bir sebep bulamadığım, karmaşık ve anlamsız duygularla savaştığım günler bunlar...Halimden memnun olmadığım da söylenemez orası ayrı.Her zaman daha fazlasını istemeye programlanmış insan beyni bazen istememeye de alışıyor bunu anlıyorum.Bunun nedenini de yorgunluk olarak görüyorum.İçimin kıpır kıpır olduğu, her an heyecanlı olduğum günlerin özlemini çekiyorum.

Güzel bir sözle bitiriyorum sorgulamayı.
"Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır."
Konfiçyüs

11/2/08

bir hatanız oldu hadi hayırlı olsun!!

Bir marifet gibi görmeye başladım hata yapmayı.Biri hata mı dedi; geliorm abi!! şeklinde.Sanki hayatımdan çıkarıp atamayacağım bi alışkanlık gibi belli konularda peşimi bırakmamakta ne yazık ki..O yüzden çoğu zaman kendime kızıyorum sadece.Söylemek konuşmak dahi istemiyorum aslında ama bir o kadar da zorlanıyorum bunları içimde tutmakta.Ne yapsam bilmiyorum polyanna mı olsam, yoksa hiç düşünmesem mi ya da düşünüp kafada kurup delirsem mi??

Gizemli bir girişten ve herkesin kafasında"abi nolmuş bu kıza?" sorusunu canlandırdıktan sonra geçiyorum konuma.Daha geçen gün aptal gibi aşk aşk derken şimdi lanet okumamın sebebi nedir sorarım size; konumuz bu.Ben cevabımı bulmuş değilim ondan soruyorum.Dengesizliğimi ve bu ruh halimi açıklayabilecek bir insan evladı aramaktayım.Sen şöylesin sen böylesin desin ben de rahatlıyim milyonlarca blog okuyucum da:P..

Nasıl olup da yine yine aynı hataları yapmaya devam edebiliyorum bilmiyorum, diyorum ya marifet sanki bir de oturmuş yazıyorum bunları.Arkadaş terapileri yararsız, kendi kendime konuşmalar kısır döngü , ruh halim ise her an değişebilmekte..Hoş değil, hiç hoş değil...