9/15/10

here comes the inevitable slight of depression

Yanı başımda hayatını düzene sokmuş, düzenli ve iyi de para kazandığını bir işi olan ablam duruyor.Diğer yanımda üniversite giriş sınavlarına girmeye hazırlanan, gecesini gündüzüne katan, özel dersler-dershane ve okul arasında kendini kaybetmiş kuzenim duruyor.öte yandan emekliye ayrılmış, kendisine yapacak bir uğraş arayan babam duruyor.bir yandan da yeni mezun olmuş ben.Bu insanların yaş gruplarını göz önüne alıyorum önce.Kategorilere sokmaya çalışıyorum; elemeye çalışıyorum deneyimlere, hayallere göre.Tek bir sonuç çıkıyor karşıma; hepimizin kararsız olduğu.Hiçbirimiz "Ne yapmak istediğimize karar veremiyoruz."!

İster bir işiniz olsun, ister işin daha çok başında olun, ister okuldan yeni mezun olmuş olun, elinize "altın bileziği"nizi takmış olun,ister yıllarınızı bir işe vermiş olun yine de yapmak istediğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmayabiliyor. Deneyimleriniz size yeni ufuklar açacağına aksine sınırlamaya başlıyor sizi.
Yeni mezun olmanın en kötü yönü bu oluyor sanırım.Kim ne söylerse o düşünceye otomatik olarak ısınıyorsunuz. Hayatınızda daha önce hiç o işi yapmayı düşünmemiş olsanız bile, "neden olmasın" diyorsunuz. Düşündüğünüzde önünüzde o kadar çok farklı yol, farklı yaşamlar var ki hangisinde daha mutlu olacağınızı kestiremiyorsunuz. Nasıl karar vereceğinizi bilemiyorsunuz.Bir yanda hayalleriniz, bir yanda onların yeterince gerçekçi olduğunu düşünmeyen insanların önünüze koyduğu başka seçenekler, bir yandan etrafınızda size yeni fikirlerle önerilerde bulunan yakınlarınız.

Hangisinde mutlu olursunuz peki? Bunu öngörmek ne kadar mümkün? Sizi mutlu edebilecek işi, hayatı nasıl bulabilirsiniz, bir hayal de olsalar onları nasıl gerçekleştirebilirsiniz? Belki de her şey insanların sizi sınırlamaya başlamasıyla son buluyor. Bir zamanlar size sorulan "büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorusu saçma gelmeye başlıyor ve yetinmeye başlıyorsunuz; kendinize olan inancınızı yitiriyorsunuz. Sonunda ne yapmak istediğinizi bilmeden, bir yerden ilham gelmesini bekler halde buluyorsunuz kendinizi. Her gün aynı şeyleri yaparak geçirdiğiniz günlerin sayısı git gide artarken siz kendinizi bulmaya başlamanız gerekirken daha da kaybetmeye başlıyorsunuz.

Yapılan seçimlerin önemi bu kadar gözümüze sokulurken, insanları ve hikayelerini dinlerken farkediyorsunuz içinizde bir şeylerin kaybolduğunu.Umarım bir an önce hepimiz buluruz kaybettiklerimizi...
I AM IN PURSUIT OF INSPIRATION!