5/9/12

:)


Emre Aydın- Soğuk Odalar





Son favorilerden biri. İlk önce beğenmez gbi oldum ama yok ya. EMRE AYDIN CANDIR!
(Yine de konserine gitmeye cesaretim yok.Depresyona girerim, bir daha da çıkamam gibi geliyor.Zırlaya zırlaya bi hal olurum heralde.Hele bi de pms! ooy ooooyy! )
+ BİLGİ: 11 MAYIS - JOLLY JOKER ANKARA 'da EMRE AYDIN KONSERİ var.
yiyosa! :)

bugün itibariyle 1 hafta oldu! :)

Havalar ısındı ya başladım ben düşünmeye.Kilo mu aldım, noldum ben diye.Eskiden "yok ya, burası önceden de böyleydi" diyip kendini avutan ben; sevgilim beni köftem diye sevmeye başlayınca kabul etmek zorunda kaldım bir problem olduğunu.Tabi işte çok yoruluyorum ayağına her gün deliler gibi gömen ben, mideyi mi büyüttüm naptım anlamadım.
Abisi huysuzluğumu bir tarafa koy (PMS sağolsun), yemek yemek en büyük zevklerimden biri haline geldi şu son 2 ayda falan. Farkı da görüyorum (bildiğin genişliyorum enine) ama böyle bir şey olamaz, nasıl mutlu oluyorum yemek yerken.
İştekiler, evdekiler her zaman "ye kızım, sen zayıfsın" ya da "kızım senin boyun var sonuçta" kandırmalarıyla bana yemek yedirmişlerdir. Ama bu sefer işin rengi değişti. Ben yemek yemek istiyordum  deliler gibi. Ekmeği yemeğe banmayan ben, "bugün 2 ekmek yiyeceğim, 3 değil" falan gibi hesaplara girmeye başlayınca, yani alışkanlıkları değiştirmeye başlayınca; Ee tabi vücutta ona göre adapte oluyor. simitler çıkıyor, hafif sevimsiz bir göbek falan. rezalet!


Bir kere insanların anlamadığı şey şu! "Senin boyun var kızım, sen kilo alsan da belli olmuyor." Tamam da abicim, ben böyle yemeye devam etsem, "dev anası styla" olurum. Denedik, gördük de ondan konuşuyoruz di mi.(ÖSS sağolsun) Boy desen 1,80 aq! Neyse...
Geçen gün yaptığımızı anlatıyorum.Öğlen yemek yemişiz, işteyiz. İnsan gibi yedik, burada bir şey yok ama öğleden sonra karnımız nasıl acıktı. Normalde 6'da çıkıyoruz. 5 buçukta dayanamadık döner kebap istedik. Yani o kadar mı öldün!! Yarım saat sonra çıkacaksın, sonra eve gidip yemek yiyeceksin.Bekle, di mi?
Neyse eve gidince bir şey yememeler falan, " yok ben yedim annecim". Gece yine bir acıkma hissidir ki, sanki hayatımda hiç yemek yememişim gibi. Bu arada hiç konuşmuyoruz, çünkü ikimiz de biliyoruz ki yine yiyoruz, yine yiyeceğiz.:P
NEYYYSE! Gel gelelim bugüne.
Bugün diyetimizin 1. haftasını doldurduk.Başta çok sıkıntı çektim, adapte olamadım.Moralim bozuldu bildiğin, yüzüm gülmedi ya.Var mı böyle bir şey.Tabi bu arada iletişimi koparmıyoruz, aynı hisleri paylaştığımızdan, sürekli mesaj atmalar, birbirimizi gaza getirmeler falan.Bir de bunun üstüne PMS koy. Evlere şenlik bir durum var yani anlayacağın.

4/24/12

Here we go again!

23 Nisan tatilini de atlatmış bulunduk.Çok yoğun bir haftadan sonra ilaç gibi geldi bu tatil.Tatil dediğim de 1 gün ya neyse.Hani pazar akşamı; "yarın neler yapıcam?" muhabbetini, "ne giyicem" sıkıntısını yaşamadan böle salak salak yattığın 1 gün daha! :)
Herkes maç ayağına İstanbul kaçamakları olsun, Antalya 'da güneşte popolar ısıtma olsun ya da daha güzeli; Amsterdam'da kafayı bulmak olsun ziyadesiyle verimli geçirdi sanırım bu tatili. Ben ne yaptım?
Abi Yunanca'ya tekrar başladım. En son Ağustos'ta almışım ders. Üstünden 8 ay geçmiş.Tabi ben de erteleye erteleye biraz paslanmışım. :)
Tokat gibi bu gerçekle karşılaşmak zorunda kalınca, dedim biraz çalışmam laızm.
Ondan sonra düşündüm abi, internetten bakabileceğim, faydalanabileceğim bi bok yok.İngilizce ana dilin olacak da anca o zaman site bulabilirsin güzel.veeeeeeeeeee ben de yapıcam dedim.Hem kendime, hem öğrenmek isteyen varsa 3-5 kişiye faydam dokunsun.Bi de abi yediremem kendime, eğer rezil bişi olursa:)
Şimdi hevesliyim ya hemen yazarım :)


4/11/12

keşke dönmeseydim

Kaç seferdir oturuyorum başına, yazayım şu yazıyı da bitsin diye.Böyle yazı yazmaya başlanmaz ya neyse.Tekrar yaşarım herşeyi, tekrar çok özlerim diye korkuyorum da ondan yazmayı erteliyorum sürekli. Bugün baktım senden ayrılalı 9 gün geçmiş.Bana 9 yıl gibi geliyor.


Çok özlüyorum yine, çok düşünüyorum. Bazen abartıyormuşum gibi geliyor. Ama elimden gelen bir şey de yok, onu da biliyorum.Nasıl bir ilaçsan, ihtiyaç duyuyorum.Yokluğunda huysuzlanıyorum, sevmiyorum sensiz gittiğim yerleri, izlediklerimi, dinlediklerimi, öğrendiklerimi. Seninle paylaşamadıktan sonra , sana söyleyemedikten sonra bir çok şey eski önemini yitiriyor gözümde.

Beni beklerkenki halin gözümün önüne geldi bir anda.Uzaktaydın.Önce ben miyim değil miyim anlayamadın. Ben ise trenden düşmeden inmeye çalışıyordum o sırada, bavulu sürüklüyordum.Saniyeler sonra seni öpeceğimi biliyordum, sana sarılacağımı.Bunları düşünüyordum.

Sonrasını anlatmak gelmiyor içimden.Seni gördüğüm an, yanında olmaya alışmıştım zaten.Sanki o kadar zaman soğuk bir bilgisayar ekranından haberleşmemişiz, birbirimizi özlediğimizi yüzlerce kez söylememişiz de hep yanyanaymışız gibi.Sadece kısa bir ara vermişiz, ikimizden biri  bir iş gezisine ya da tatile çıkmış da evimizde buluşmuşuz gibi.

Aslında bekliyordum senin olduğun bir yeri bu kadar sevmeyi. Çok şaşırtmadı. Seninle her yerde yaşayabileceğimi farkettim yine. Sen ve ben...

4/3/12

bir vize macerası daha!

Gel gelelim, bu iki-üç haftada neler oldu onları tartışalım,paylaşalım. Huzursuzluk, hayal kırıklığı,gözyaşı, sevinç, "vazgeçilmezimiz" hasret, mutluluk,aynı zamanda hüzün, aşk dolu ; bol iniş-çıkışlı son bir kaç haftaydı.

Vize başvurusuyla başlayalım önce.İnternet aracılığıyla durdura durdura ( bu kısmı ıkına ıkına diye de değiştirebiliriz) yaptığım vize başvurusu, iş yerinden çalıp çırptığım belgeler ve pır pır atan kalbimle ben, %100 panik modunda gittim vize başvuru ofisine. Bilmeyenler için söylüyorum, İngiltere vizesi için başvuruyordum. İşten de izin aldım, sonra beni annemler falan bırakacak işe, onu da ayarladım yani; herşey tamam. Gittim ofise.Tabi her şeyi ayarlamışım ben, bir güzel dosyaya koymuşum önceden. Dedi ki çocuk "tüm belgelerinizi alayım ben." Tabi panik modunda Nazlı, ne anladı bunu? "Pasaportunuzu alayım ben." Sadece pasaportu verdim.Çocukta bi farklı bakış, bir şeyler bekliyor normal olarak. Tekrar söyledi, "tüm belgelerinizi alayım ben.".Bendeki tepki, "pasaport?"  En sonunda sanırım çocuk dedi ki "bu kız gerizekalı" ... Çocuktan gelen tepki "HEPSİ"...Ben tabi salak muamelesi gördüğüm için bozulmuşum ama panik mod daha ağır basıyor falan. Parmak iziydi, resim çekimiydi falan hallettim; işime gittim sonra da.

Neyse günler geçti, kargodan gelecek pasaportumu bekliyorum.Nasıl anlatsam bilmiyorum ; o REFUSAL LETTER başlığını okuduğum anı.Okudum, ondan sonrası biraz bulanık...Başımdan aşağı kaynar sular indi resmen. Tamam kesin değildi o zamana kadar gidip gidemeyeceğim.Ama kurduğun hayallerin yıkılması, bu haberleri birine verirken hissettiklerin...bunlar insanı çok üzen şeyler. Yemek yemedim, çok ağladım.Ama tekrar başvurmam gerektiğini geç de olsa algıladım.

Şimdi işin komik kısmı şu. Ben biletimi çoktan almıştım, patronla da konuşmuştum, paramı biriktirmiş, alışverişimi bile yapmıştım.Pasaportumun bana geri dönmesi için gerekli gün sayısını da hesaba katarak tekrar başvurdum.Tekrar evrak toplamaydı, parmak izi, resimdi , annemleri beni işe bırakmaları için ayarlamak olsun, gerekli her şeyi düşündüm, hallettim.Geriye beklemek kaldı sadece.Hesaplarıma göre, uçak biletimden 1 gün önce belli olması gerekiyordu vizenin.

Arada çok üzüldüm, çok ağladım.Yemek falan yiyemedim.
Ama ne yaptım ettim aldım! :)

2/29/12

işte ben öyle özlüyorum.


Nasıl güzel bir sözdür bu ya. Daha iyi anlatılamazdı sanırım. utanmalısın bence.


eskiden...


Abi, çocukken her şey ne kadar güzelmiş.Ya da o kadar eskiye gitmeye de gerek yok.Bir kaç sene önceye kadar her şey ne kadar güzelmiş.O zamanki dertlerimiz, ağladığımız şeyler ne kadar basitmiş.Her yaşta ayrı mallıklar, ayrı dert edindiğimiz şeyler.

İşte en büyük derdin, okulda yazdığın çocuğu görecek misin, görürsen konuşacak mısın, "ay bu ara çok sınav var" falan. Bir de klasik "ÖSS ergeni" tribi vardır.Gözler kayık, bir elde sigara, "seninle uğraşacak halim yok" gibisinden gereksiz bir tavır."Bu sınav benim hayatım" falan.

Sonra üniversite yıllarında, finaller, vizeler, salak saçma arkadaşlarla yaşanan gerginlikler, "o benim dedikodumu yapmış" muhabbetleri.Sevgilin mi var, onun problemleri; sevgilin yok mu, "neden yok" muhabbetleri.mezun ha oldun ha olucan...klasik işte.
Hatırlarım..Mal mal adamlar için ne gözyaşları dökmüştüm. Şiirler yazmış, sayfalarca döktürmüştüm. Depresyona girmek, hobi haline gelmişti. Şu anda suratlarına bakmadığım "arkadaşlarım" için ne kadar da çok üzülmüştüm zamanında.Bir problem olduğunda kendimi ne kadar da yalnız hissetmiştim. Sanki benim hayatta tek edindiğim ya da edinebileceğim arkadaşlarım onlarmış gibi.Oysa ne oldu? O gözyaşlarını döktüğüm adamlar nerede, ben neredeyim şu an ? Ya da saatlerce oturup kafa patlattığım arkadaşlık problemleri nerede? O "arkadaşlarım" nerede?



Okul bittikten sonra asıl eğlence başlıyor.(Belki de ben hayatımın bu dönemindeyim diye bana bu kısmı ciddi geliyor.) İş, güç, kariyer derdi. Ben ki, "gününü yaşa, sallama hiçbir şeyi" kıvamında düşünürüm ; çok da önemsemem bazı şeyleri. Ya da şöyle söyleyeyim, öncelik sıramda 1. sırada gelmez bazı şeyler.Ama gel gör ki, kafayı bozdum arkadaş.Kendimi hiç hırslı bir insan olarak görmezdim, hala da öyle olmadığımı düşünüyorum ama kafayı çizdim ben, net.

Ya da bunaldım biraz, saçmalıyorum...

Zaman geçtikçe herşey ne kadar da zorlaşıyor, kolaylaşması gerekirken.Hani insan bir çok şey öğreniyor ya ; olgunlaşıyorsun, daha fazla insan tanıyıp, deneyimler yaşıyorsun falan.Karşılaştığın problemleri daha kolay bir şekilde çözebilmen gerekir değil mi? Mantıken böyle olması gerekir.Ama yok, sen ne kadar büyüyorsan, problemin de seninle aynı oranda büyüyor. Eline hiç bir bok geçmiyor yani; sen yaşlandığınla kalıyorsun işte! Yine kara kara düşünüyorsun, yine çözüm bulayım diye bir tarafını yırtıyorsun.

Sonuç olarak fenalardayım yine.Benim kafa dağıtmam lazım.Bazı şeylere yoğunlaştıkça, üstüne daha da çok gittikçe sanki daha fazla zarar veriyorum gibi geliyor.Ya da "kazanmam" gerekirken, "kaybediyormuşum" gibi hissediyorum.Biraz kafa olarak, uzaklaşabilsem rahatlayacağım.

Yaşlandım yaw!

(Herkesin derdi kendinedir, orası ayrı.Kimisine çok basit gelebilecek bir problem, diğerini hayattan soğutabilir.Hiç bişi diyemem buna.Bunlar illa herkesin yaşadığı problemler olmak durumunda da değil; ama takdir edersiniz ki, burada söz sahibi olarak bulunan ben, tabi ki kendimden bahsedeceğim izninizle... öptüm,bye.)

sevgiler, saygılar...

ağzıma sıçtın, çok saol!

2/13/12

...

Bir tarafta söyleyebildiklerin var, bir tarafta kimseye söyleyemediklerin. Bir tarafta inandığını sandığın şeyler, diğerinde kendine bile itiraf edemediklerin var. Bir yanda hiç susmayan zihninin sesi, bir yanda uyuşmak için can atan bedenin. Bir yanda sana özlemle bakan sevgiliye duyduğun özlem, bir yanda uzakta olduğu için duyduğun üzüntü, kıskançlık, yoksunluk, eksiklik. Kısacası yalnızlık...
Bir haftaya daha radikal kararlarla başlıyorum.Yeni kararlar, yeni hedefler.
Tek tek yazmaya kalkmayacağım bu sefer yapacaklarımı.Her biri kafamda zaten.Aklımdan çıkmıyor hiçbiri.
Yalnız bu sefer toparlanamıyorum, uzakta kalmaya dayanamıyorum. Ayağa kalkmayı beceremiyorum bir türlü.Her seferinde kalbimin kırıldığını hissediyorum.Uykuya dalmadan önce, her sabah uyandığımda İçimde kopan bir şeyler var sanki.Sadece gülüşünde, bakışında buluyorum huzuru.Onun dışındaki herşey yanlış sanki, herşey boş...
Herşeyden korkuyorum,en çok da kendimden.

2/6/12

...


Birini özlemek ne acı. Geçmişinizde saklı kalsın, ya da bugün yanınızda olsun hiç fark etmez; birini özlemenin verdiği yükü başka hiçbir şey hissettirmiyor omuzlarınızda. "Beterin beteri vardır" hesabı, bazen düşünüyorum "insanların başına neler geliyor" diye; ama yine de kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum. Etrafıma bakıyorum; bin bir türlü ilişki, bin bir türlü farklı psikoloji. Kendimi düşünüyorum, ben ise yerimde sayıyorum.Her gün yine SENİ özlüyorum.

1/17/12

Lifehouse-Hanging By A Moment


:)

bırakmama ramak kaldı da işte gururuma yediremiyorum."Bıraktım" dedikten sonra eğer tekrar başlarsam, kahrolurum!

hayatımız ironi olmuş, haberimiz yok..

Huysuzluktan geberen ben; sevgiliye,aileye ya da şöyle söyleyeyim hareket eden, nefes alan HER HANGİ BİRŞEYE çatmamak için çözümler üretme çabalarına girdim. Kafayı nasıl dağıtsam diye düşünüyorum. Bir problem olduğundan değil de işte, belki yorgunluktan, belki bana yine geldiler ondan!
  • Mezun olduğumdan beri bana derler, "şöyle güzel bir CV hazırlasan ya" diye.Ben de beni sıkıntıya sokabilecek en küçük şeyi görmezden gelirim, ya da ertelerim genelde ( ki bu huy da değişmeye başladı, bana neler oluyor bilmiyorum, PF* herhalde ). Zamanında tabi ne yapacağını bilmez ergen tavırlar içinde olduğumdan, bu konuları düşünmek bile sıkıntı veriyordu bana.Hazırlamak istemiyordum, "sonra yaparım" lar sonradan unutuluyordu tabi normal olarak.O iş de öylece kalıyordu. Peki "Isnt it ironic?": ben neden işe başladıktan sonra kariyer delisi olup çıktım? CV nin daha "siiiiii" kısmını duymadan, kulakları kapatan ben, neden şimdi bomba gibi CV ler hazırlayıp, tüm sitelerdeki account ları güncelledim? Gerçi yine kariyer delisi olmuş bir halim yok ,ama olsun o CV leri hazırlamamak için neler yaptım ben zamanında.Şimdi kendiliğimden hazırlıyorum falan.
  • Peki "Isnt it ironic?": normalde göz açıp kapayıncaya kadar geçen 1 ay, nedense bu son İstanbul tatilinden sonra geçmek bilmedi. Daha yarın 1 ay olacak Hadi gün içinde çok düşünülmüyor ne kadar zaman geçtiği, ama akşam oldu mu yalnız uyunan geceler sayılmaya başlıyor zihinde( PF*). Bu ne ya?! Şimdi küfredeceğim, ayıp olacak.
  • Peki "Isnt it ironic?": bu kadar zamandır öğrenmek için bir tarafımı yırttığım, bunun yanında da o kadar para döktüğüm Yunanca nereye kayboldu sorarım sizlere.Dikkat dağıldı herhalde.İstanbul, iş falan derken kafayı dağıttık biraz. Ama walla unutmadım,yani o kadar çok unutmadım.Kafa İstanbul'a ve de iş-güç eşliğinde gelecek planlarına gittiği için bunun da sebebi PF* diyorum. (bunu da bağlamayı başardım ya, helal olsun:) ) Ama yine de bende olan Playlist kimsede yok abi, herkes bunu bi kabul etsin!
  • Hiç huyum olmayan şeyler yapmaya başladım.İki laf etti diye adamlarla kavga ediyorum falan (ki burada bahsi geçen adam da, ablamın arkadaşı falan, normalde yapmayacağım bir şey yani).Beni tanıyanlar, gayet iyi bilirler ki benim kavga edebilme potansiyelim 2-3 kişi ile sınırlıdır.Onlar da ablam, annem, babam, bi de 1-2 kişi daha.O kadar.Hiç bir zaman kavga etmeyi seçmem problemlerde, bilmem de zaten. Ama bu sefer yemin ederim gözüm döndü. Şimdi olayı anlatıp, tekrar sinirlenmeyeyim. Ama özet olarak sevgiliye atılan laf, bana atılmıştır deyip küçük bir "tip" vereyim. Gerzek insan çok etrafta; ne kadar okuduğu, genel kültürünün olduğu hiç önemli değil.İnsanlar tek bir davranışlarıyla belli ediyorlar kendilerini, asıl benliklerini. Çok sinirlendim, çok üzüldüm; gözlerim falan doldu sonrasında. Böyle bir şeyi de ilk defa yaptım, ama gel gör ki "senin söylediklerine BEN inanmadıktan sonra, hiçbir değeri yok o lafların.." ( PF*, big time )

*Benin DEXTER izleme zamanım geldi sanırım, hazır sezon da bitmiş.Kör olmazsam, bi izleyeyim diyorum. Bilgisayar başında harcadığım saatlerin git gide artması ile gözlerde bir bozukluk çıkabilir yine.Dexter sağlam kafa dağıtır çünkü, bilirim.
*Yazıda "refer" edilen PF* leri açıklamayacağım.Sanki siz de çok mu merak ediyordunuz? Άντε Γειά ! 

1/16/12

1/14/12

everyday, every night


Where you are thats where I wanna be
And through your eyes all the things I wanna see
And in the night you are my dream
Youre everything to me

Youre the love of my life
And the breath in my prayers
Take my hand lead me there

I cant forget the taste of your mouth
From your lips the heavens pour out
I cant forget when we are one
With you alone I am free

Everyday every night you alone
Youre the love of my life
Everyday every night you alone
Youre the love of my life

We go dancing in the moonlight
With the starlight in your eyes
We go dancing till the sunrise
You and me were gonna dance dance dance

1/8/12

Ozan Dogulu ft. Kenan Dogulu - Kalp Kalbe Karşı


Bugün ikimiz için söyle ne yaptın 
Aklına kaç kere geldi gözlerim
Kim korkar aştan o bizden korksun bizden korksun
İki gönül bir olursa şenlik olursun bahar olursun
Tam seni düşünürken radyoda çaldı favori şarkım
İyi insan iyilik çekermiş üstüne
Kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Her aklındayım biliyorsun kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Hep aklındayım biliyorum kalp kalbe karşı
Bugün ikimiz için söyle ne yaptın
Aklına kaç kere geldi gözlerim
Kim korkar aştan o bizden korksun bizden korksun
İki gönül bir olursa şenlik olursun bahar olursun
Tam seni düşünürken radyoda çaldı favori şarkım
İyi insan iyilik çekermiş üstüne kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Her anımdasın biliyorsun kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Hep aklındayım biliyorum kalp kalbe karşı
Bu gün ikimiz için karşılıksız ne yaptın?
Sadece sev yeter demedim mi sana
Gözden uzak olunca gönül bahane uydururmuş
Mazeret sevenler kulübü bana göre büyük yalanmış
Tam seni düşünürken radyoda çaldı favori şarkım
Güzel insan güzellik çeker kendine
Kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Her anımdasın biliyorsun kalp kalbe karşı
Hep aklımdasın farkında mısın hem karşılıklı
Hep aklındayım biliyorum kalp kalbe karşı