12/24/08

Bazen...ne yaparsan yap olmuyor bazen...

Her şeyi aşırı dozda yaşadığımı farkediyorum bu aralar.Kapalı bir alandayım ve ordan çıkış yok.Sesler anlamsız, görüntüler bulanık geliyor zihminde dolandıkça, anlamlarını kaybediyorlar.Kafamı dağıtacak hiçbir şey bulamıyorum.Genelde işe yarayan şeyleri yapıyorum ama nafile...Benimle dalga geçer gibi kafamdan çıkmıyor beynimde yarışan düşüncelerim.Seni düşünüyorum, kendimi...

Zamanında aldığım yaraları düşünüyorum, ne kadar yol katettiğimi söylüyorum kendime; ki biliyorum eskisi gibi değilim artık ama en küçük bir olayda sanki o kadar zaman hiçbir ilerleme kaydetmemişim gibi hissediyorum.Laf kalabalığı yapıyorum, susmuyorum bir türlü. Kendimi anlatmaya çalışıyorum ama onu da beceremiyorum.Kelimelerim yarım kalıyor; ben gibi...Sonunda koca bir belirsizlik var; tıpkı sen gibi...

Ne yapmam gerek bilmiyorum, ama ileri gitmek yerine etrafıma boş baktığım, hiçbir şeyden zevk almadığım zamanlarıma geri dönüyormuş gibi hissediyorum.O duruma düşmek ne kadar kolaysa bir o kadar da zor çıkması biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor.Susmuyorum, düşüncelerim paylaşılmak istiyor. Doğrulanmak istiyorum kendimden emin değil gibi.Sonumu düşünüyorum, ne yapacağımı kestirmeye çalışıyorum.

12/21/08

Ne yapsam..Ne yazsam..Ne hissetsem...


Ne yapsam diye düşünüyorum, ne yazsam.."Ne hissediyorsun?" diye soruyorum kendime.Bir boşluk, cevabı olmayan bir soru...Biliyorum aslında cevabını ama yazmak gelmiyor içimden. Hissediyorum sanki bir şeylerin olacağını.Kötü birşeyler olacak gibi geliyor bu aralar, korkuyorum. Bir zamanlar içimde olan o umut nereye kayboldu merak ediyorum.Neler beni bu hale getirdi?Neden ortada bir şey yokken içimde bu kadar sıkıntı var?
Beni çok sevdiklerim bu hale getirdi bence.Üst üste hayal kırıklıkları yaşadım, aldatıldım. Üzüntülerim herşeyi sorgulamama sebep oldu. Güvenmemeği öğrendim, ya da çok bağlanmamayı. Öğrendiklerim güzel şeyler değildi ama kendimi koruduğumu sanmıştım o zamanlar. Şimdi yine aynı durumla karşı karşıyayım. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Cüzdanımdaki resimlerle eski zamanları hatırlayıp ders mi almalıyım, eskisi gibi olmamak için duygularımı bastırarak sineye mi çekmeliyim ; yoksa duygularımın esiri olarak yine kendimi kandırmalı mıyım.Belki kendini kandırmak saçma ya da çocukça gelecek bir çoğunuza ama kendinizi mutlu edebildiğiniz nadir zamanlardır bunlar.Gerçek olmayan bir şeyi gerçek kılarsınız kafanızda.Onun mutluluğunu yaşarsınız.Sineye çekmekse her zaman işin tatsız kısmıdır şüphesiz.Birini unutmak, birini hayatından çıkarmak kolay değildir.Uzun uzun bakılmış resimler, itaf edilmiş şarkılar, her yerde hatıralar.
Korkuyorum olacaklardan.Yine yine düşmekten korkuyorum."Ne olucak ya boşver" diye avutuyorum kendimi ama bu belirsizlik kafamı her zaman meşgul ediyor.Aşk değil bu belki ama adını koyamadığım farklı bir duygu.Yaşadıklarım bunları söyletiyor belki de bana, "Aşk değil belki" dedirtiyor zorla.İnancım zamanla azalıyor, gerçekçi bakmaya başlıyorum olaya.Soğuyorum zamanla, ama tek bakış herşeyi tersine çeviriyor yine.Aynı hataları yapmam için fırsatlar doğuruyor resmen.Ne yapmalıyım bilmiyorum, tavsiyelere uymak bile içimden gelmiyor artık.Kötü birşeylerin olacağını hissediyorum.Korkuyorum.

12/16/08

AMERICAN HOMIC-IDOL: DEXTER MORGAN

Her zaman sorgulamak, felsefe yapmak insanı yoruyor.Neden böyle neden şöyle derken zaman geçiyor ve geri baktığımızda aklımıza gelen tek şey düşünceler arasında boğulmuş bir gençlik oluyor. Peki bu gençlik hiç eğlenmiyor mu? Öyle ya da böyle eğlenmek gerek sonuçta =).

Okuduğumuz okul göze alınırsa; yüklenmiş onca sorumluluk, yapılması gereken projeler, yüksek not alınması gereken sınavlar ve zamanında teslim edilmesi gereken ödevler arasında dikkatimi dağıtan, beni kendine bağlayan, tamamen kendimi farklı hissetmeme sebep olan bir alışkanlığın pençesindeyim yine; "DEXTER". Önümüzdeki haftalarda Amerika'da 3. sezonunu tamamlayacak dizi kesinlikle diğerlerinden farklı bana göre.

Michael C. Hall sayesinde çok da objektif bir gözle bakamadığım dizi, polisiye hayranlarının kaçırmaması gerekenlerden. Gerek Daniel Licht 'in eşsiz müziği, gerek senaryosu, gerek karakterleri, gerekse Miami manzaraları ile insanı farklı yönlerden etkiliyor. Baş karakterimiz Dexter Morgan'ın zaman zaman söyledikleri Facebook ve msn iletilerinin ilham kaynağı olarak görülüyor, ya da en azından benim için öyle=). Günlük hayatta yaşadıklarımız karşısında verdiğimiz tepkiler ve içimizde bastırdığımız düşünceler arasında zaman zaman ortaya çıkan zıtlığı en iyi şekilde göstermeyi başarıyor. İnsanın Miami'de yaşayası geliyor ne yalan söyleyeyim. "Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları"na çok iyi gelen bu dizinin konusundan bahsetmeye başlamayacağım çünkü izlemek gerek, anlatmakla olmaz:P