7/31/14

okudum da okudum.

Eskileri okudum da ne üzmüşüm la kendimi, ne çelişkiymiş arkadaş! Sanki çok ağır bir ergenlik geçirdim. Bi de işin komiği ergenlik yaşı da geç , lise ortaokul falan değil ki amk; bildiğin üniversite.
Şu tag lere bakıyorum; depresyon, asabiyet, hayaller, personal conflict falan. ne işş?
İkilemler, arkadaş tripleri, karşılıksız aşklar, güya çok acı çekiyorum ayakları. Ha eskiden de gerçekti onlar, harbiden üzülüyordum.Peki bu kadar dramatik olmaya gerek var mıydı acaba sorarım sana ey şizofren...
İnsanlar geldi geçti;  kimi seni unuttu, kimi arar sorar. neyse ne.altın kurallar belli ama ,

  • kime ne değer vereceğini bil bi defa, her boka yavşak gibi atlama!herkesi sevmeye gerek yok. herkesin de seni sevmesine gerek yok. 
  • sevdiğin ya da en azından yaparken biraz zevk alabileceğin bir işin olsun. (ki işkence olmasın sana)
  • durumun müsaitse kendi evin olsun, ya da en azından kendine özel bir alanın, bir odan. özgür olduğun bir yer. 
  • bol bol seyahat et, yani yerler kültürler gör. iki adam tanı. 
  • boşboğaz olma, ağzından çıkanları kulağın duysun (kavga bile ediyor olsan)
  • Bir hobin olsun, o hobi birini sevmek bile olsa. seni dünyadan alıkoyan , sana ait bir şey olsun.
gerisi boş , der geçerim.




...

Hala kafamın içinde sinsi sinsi bekleyen bir ergen olduğunu bilmek güzel.
O kadar büyüdüğümü hissediyordum ki bu aralar, tadım kaçmıştı.
Şarkılar dinleyip kendini konsere hayal eden, edilmemiş kavgalarda ne söyleyeceğini tasarlayan, kendini filmlerdeki sahnelerde gören empati delisi.
Hoşgeldin.
Demek yalnız kalman gerekiyormuş ortaya çıkmak için.
  

günler aylara döndü.

yarım bıraktığım cümlelerim gibi nefeslerim,
sonunu getiremediğim o şarap gibi,
1 ay sanki 5 ay gibi.
yokluğun o kadar büyük bir boşluk
uykuları kaçıran bunaltıcı yaz geceleri gibi.
huzursuz, yorucu.
tıpkı ağladığım ilk gün gibi
yazdığın notu bulduğum zamanki gibi,
günlerdir boğazımda düğümlenen hüzün gibi.
mutluluğum mutsuzluğum
hayallerim, gerçeğim.