2/29/12

işte ben öyle özlüyorum.


Nasıl güzel bir sözdür bu ya. Daha iyi anlatılamazdı sanırım. utanmalısın bence.


eskiden...


Abi, çocukken her şey ne kadar güzelmiş.Ya da o kadar eskiye gitmeye de gerek yok.Bir kaç sene önceye kadar her şey ne kadar güzelmiş.O zamanki dertlerimiz, ağladığımız şeyler ne kadar basitmiş.Her yaşta ayrı mallıklar, ayrı dert edindiğimiz şeyler.

İşte en büyük derdin, okulda yazdığın çocuğu görecek misin, görürsen konuşacak mısın, "ay bu ara çok sınav var" falan. Bir de klasik "ÖSS ergeni" tribi vardır.Gözler kayık, bir elde sigara, "seninle uğraşacak halim yok" gibisinden gereksiz bir tavır."Bu sınav benim hayatım" falan.

Sonra üniversite yıllarında, finaller, vizeler, salak saçma arkadaşlarla yaşanan gerginlikler, "o benim dedikodumu yapmış" muhabbetleri.Sevgilin mi var, onun problemleri; sevgilin yok mu, "neden yok" muhabbetleri.mezun ha oldun ha olucan...klasik işte.
Hatırlarım..Mal mal adamlar için ne gözyaşları dökmüştüm. Şiirler yazmış, sayfalarca döktürmüştüm. Depresyona girmek, hobi haline gelmişti. Şu anda suratlarına bakmadığım "arkadaşlarım" için ne kadar da çok üzülmüştüm zamanında.Bir problem olduğunda kendimi ne kadar da yalnız hissetmiştim. Sanki benim hayatta tek edindiğim ya da edinebileceğim arkadaşlarım onlarmış gibi.Oysa ne oldu? O gözyaşlarını döktüğüm adamlar nerede, ben neredeyim şu an ? Ya da saatlerce oturup kafa patlattığım arkadaşlık problemleri nerede? O "arkadaşlarım" nerede?



Okul bittikten sonra asıl eğlence başlıyor.(Belki de ben hayatımın bu dönemindeyim diye bana bu kısmı ciddi geliyor.) İş, güç, kariyer derdi. Ben ki, "gününü yaşa, sallama hiçbir şeyi" kıvamında düşünürüm ; çok da önemsemem bazı şeyleri. Ya da şöyle söyleyeyim, öncelik sıramda 1. sırada gelmez bazı şeyler.Ama gel gör ki, kafayı bozdum arkadaş.Kendimi hiç hırslı bir insan olarak görmezdim, hala da öyle olmadığımı düşünüyorum ama kafayı çizdim ben, net.

Ya da bunaldım biraz, saçmalıyorum...

Zaman geçtikçe herşey ne kadar da zorlaşıyor, kolaylaşması gerekirken.Hani insan bir çok şey öğreniyor ya ; olgunlaşıyorsun, daha fazla insan tanıyıp, deneyimler yaşıyorsun falan.Karşılaştığın problemleri daha kolay bir şekilde çözebilmen gerekir değil mi? Mantıken böyle olması gerekir.Ama yok, sen ne kadar büyüyorsan, problemin de seninle aynı oranda büyüyor. Eline hiç bir bok geçmiyor yani; sen yaşlandığınla kalıyorsun işte! Yine kara kara düşünüyorsun, yine çözüm bulayım diye bir tarafını yırtıyorsun.

Sonuç olarak fenalardayım yine.Benim kafa dağıtmam lazım.Bazı şeylere yoğunlaştıkça, üstüne daha da çok gittikçe sanki daha fazla zarar veriyorum gibi geliyor.Ya da "kazanmam" gerekirken, "kaybediyormuşum" gibi hissediyorum.Biraz kafa olarak, uzaklaşabilsem rahatlayacağım.

Yaşlandım yaw!

(Herkesin derdi kendinedir, orası ayrı.Kimisine çok basit gelebilecek bir problem, diğerini hayattan soğutabilir.Hiç bişi diyemem buna.Bunlar illa herkesin yaşadığı problemler olmak durumunda da değil; ama takdir edersiniz ki, burada söz sahibi olarak bulunan ben, tabi ki kendimden bahsedeceğim izninizle... öptüm,bye.)

sevgiler, saygılar...

ağzıma sıçtın, çok saol!

2/13/12

...

Bir tarafta söyleyebildiklerin var, bir tarafta kimseye söyleyemediklerin. Bir tarafta inandığını sandığın şeyler, diğerinde kendine bile itiraf edemediklerin var. Bir yanda hiç susmayan zihninin sesi, bir yanda uyuşmak için can atan bedenin. Bir yanda sana özlemle bakan sevgiliye duyduğun özlem, bir yanda uzakta olduğu için duyduğun üzüntü, kıskançlık, yoksunluk, eksiklik. Kısacası yalnızlık...
Bir haftaya daha radikal kararlarla başlıyorum.Yeni kararlar, yeni hedefler.
Tek tek yazmaya kalkmayacağım bu sefer yapacaklarımı.Her biri kafamda zaten.Aklımdan çıkmıyor hiçbiri.
Yalnız bu sefer toparlanamıyorum, uzakta kalmaya dayanamıyorum. Ayağa kalkmayı beceremiyorum bir türlü.Her seferinde kalbimin kırıldığını hissediyorum.Uykuya dalmadan önce, her sabah uyandığımda İçimde kopan bir şeyler var sanki.Sadece gülüşünde, bakışında buluyorum huzuru.Onun dışındaki herşey yanlış sanki, herşey boş...
Herşeyden korkuyorum,en çok da kendimden.

2/6/12

...


Birini özlemek ne acı. Geçmişinizde saklı kalsın, ya da bugün yanınızda olsun hiç fark etmez; birini özlemenin verdiği yükü başka hiçbir şey hissettirmiyor omuzlarınızda. "Beterin beteri vardır" hesabı, bazen düşünüyorum "insanların başına neler geliyor" diye; ama yine de kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum. Etrafıma bakıyorum; bin bir türlü ilişki, bin bir türlü farklı psikoloji. Kendimi düşünüyorum, ben ise yerimde sayıyorum.Her gün yine SENİ özlüyorum.