5/25/11

zamanı gelmişti.özlemişim yahu seni:)

eveeeettt zamanı gelmişti.ben de şaşırıyordum zaten neden ben böyleyim diye,nerede kaldı bu depresyon diye.doğumgünü yaklaştı, bende başladı yine dengesizlikler, bi gereksiz sinir stres.bir şey olacağından ya da çok önemsediğimden değil de işte dedim ya nedensiz diye, var bi mallık üzerimde.
zaten sıfır olan motivasyon şu an sıfırın da altına inmiş durumda, hayırlı olsun.ne gücüm var bir şey yapmaya, ne de isteğim.her seneki klasik doğumgünü depresyonunun vazgeçilmez sorusuna gelelim şimdi de."abi bi senede neler değişti ya.geçen sene nasıldık, şimdi nasılız?"çık çıkabilirsen sorunun içinden.onu bunu bırak da gelişmelerden bahsediyim ben biraz da.gelişme demeye bin şahit ister orası ayrı...
teknolojiyle ipleri iyice koparmış bulunuyorum.elimde kalan tek şey mini minna netbookum ve ailecek ağzımıza eden VINN.dün o maharetli ellerimde telefonumun üzerine döktüğüm çayla bir seviye daha atlamış oldum.aferin bana.ama ne telefonmuş arkadaş ben anlamadım.bi dakika önce şıpr şıpır çay damlarken, iki  dakika sonra açılma girişimlerinde bulundu kendi kendine, yine de takdir ettim.işin doğrusu, bilgisayardan sonra telefonun da vefatı biraz ağır oldu.sırada mp3 var biliyorum.hissediyorum, önce kulaklıklardan birisi, sonra mp3ün ta kendisi.ben ki hiç materyalist bi insan değilimdir, lakin 2-3 şeyim vardır, onlar olmadan harbiden huysuzun önde gideni olurum. (biraz çeliştim kendimle, farkındayım)
iş güç dersen, o konuya hiç girme derim.kırk yılın başı şu dengesiz bünyeden tutarlı bir fikir, hedef çıktı.ama gel gör ki ona bile girişecek gücüm yok.kursa gidiyorum işte, kamera karşısında kendimizi eğlendiriyoruz.tabi faydalı olmuyor mu oluyor ama gel gör ki bi girişimde bulunmak lazım di mi.bizim okuldaki koca kafalı kız bile ulaştı hedefine.haberlerde karşıma çıkınca sinirlerim tepeme çıkıyo, salaktı lan o okuldayken.neyse  kıskançlık bi tarafa,kafada o kadar çok şey var ki, oturduğu yerde yoruluyor insan.
yapmam gereken hiçbir şey yok ya bi de tatil planları yapıyorum.neymiş efendim, komşuya gidilecekmiş, manita görülecekmiş.iyi güzel, hoş da ; sana vize veren kim?iş yok güç yok, vasıfsızsın resmen. bi de tatil yapmak istiyorsun, utan kendinden!hadi bunları kendi paranla yapacak olsan tamam, tek bi lafım yok ama gel gör ki bunları cumhurbaşkanı muamelesi gören ablandan geçinerek yapacaksın bir de.
manitaya gelince, o da takılsın kendince, seni beklesin dursun ülkesinde.gel gel gel desin her gün.aldın mı kağıdı, gelebiliyor musun desin.ayrı kaldığım 4 aya mı yanayım, gidemeyecek olmama mı yanayım, yoksa  "son dakika golü" arıza çıkarma potansiyeli olan annemleri mi düşüneyim ; bilmirem bilmirem bilmirem...
her pazartesi "bundan sonra şunları şunları yapıcam" diyip hiçbir şey yapmamamla da alkışı hakettim bana göre.dur, bak şimdi aklıma daha da güzel bi anım geldi.komşumuzun da "ne yapıyorsun, idealin ne?" sorusuna verdiğim cevaptan sonra suratıma yapıştırığı İMKANSIZ! lafı da moralime moral kattı.kendisine "Allah iyiliğini versin" şeklinde değiştirdiğim şarkıyı itaf ediyorum.bela okumam.okusam halim ne olur, düşünmek istemiyorum çünkü:)
fenalardayım yaw!

No comments: