Hem Avrupai bir havası var hem yok. Hani kendini Viyana sanmış, ama içindeki insanlar Ayvalık'taki emekli kesimi havasında gibi. Tam bir dede-anane şehri. Yemekler zaten pek güzel değil. Bir kere daha "Türk mutfağı gözünü seviyim senin!" dedirtti bana o sokaklardaki kokulu sosisler. Aslında geleneksel bir mutfakları var mı tam anlamış da değilim. Pek ingilizce konuşmuyorlar. "Lokma from İstanbul" diye bir Türk restoranı buldum, orasını sevdim tabi. Yüzüm güldü, karnım doydu. Türk kahvesi içtim, ötesi var mı. :)
Bir pepper cookie dedikleri bi dalga var, average. Bir de lavantayla baya bir şey yapıyorlar anladığım kadarıyla. Her yerde lavantayla ilgili şeyler vardı. Mum, yağ, kolonya vs.
Ama ama ama ama...Gel gelelim yanında sevdiğin olunca nerde olduğunun pek bir önemi kalmıyor.
Yukarıda gördüğünüz resim de Zagreb'te bulunan eşşek kadar katedral. Zaten hergün git-gel müslümanlıktan çıkmama ramak kaldı sanırım. Hayırlısı.
Çok ayrıntı vermiyorum her zamanki gibi.
Seviyorum işte ;)
No comments:
Post a Comment